Modal content
×

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI

Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.

Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.

Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.

1.Kişisel Verilerin İşlenme Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:

  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen ticari faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve buna bağlı iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerden ilgili kişileri faydalandırmak için gerekli çalışmaların yapılması ve ilgili iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerin ilgili kişilerin beğeni, kullanım alışkanlıkları ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilerek ilgili kişilere önerilmesi ve tanıtılması.
 
2.Kişisel Verilerin Aktarıldığı Taraflar ve Aktarım Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.

3.Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi

Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.

4.Çerezleri Kullanım Amacı

Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;

İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.

Teknik olarak web sitemizde kullanılan çerez türleri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

Oturum Çerezleri

(Session Cookies)

Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır.

 

Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:

  • • İnternet sitesinin işlevselliğini ve performansını arttırmak yoluyla sizlere sunulan hizmetleri geliştirmek,
5.Çerez Tercihlerini Kontrol Etme

Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.  

6.Veri Sahiplerinin Hakları

Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.

 

  • e-Devlet
  • İçişleri Bakanlığı
  • Diğer Valilikler

Valilikler

T.C. Gaziantep Valiliği
T.C. Gaziantep Valiliği
T.C. Gaziantep Valiliği
  • VALİLİK
    Yöneticilerimiz Mülki İdare Amirleri Görev Bölümü Valilik Birimleri İdari Tarihçe Görev Yapmış Valiler İl Protokol Listesi İmza Yetkileri Yönergesi Kurumsal Kimlik
  • GAZİANTEP
  • İLÇELERİMİZ
  • HİZMETLERİMİZ
    Hizmet Birimleri Kamu Hizmet Standartları Projeler Bağlantılar
  • GÜNDEM
    Haberler Validen Haberler Duyurular Basın Açıklamaları Dosyalar Kurullar İhaleler Yatırımlar Formlar
  • İLETİŞİM
°C
24
Mayıs2025
Parçalı Bulutlu
23
°C
5 Günlük Hava Tahmini
temizle
  • VALİLİK
    • Yöneticilerimiz
      • Vali Kemal ÇEBER
      • Vali Yardımcıları
        • Bülent Uygur
        • İlker Eker
        • Mehmet Bek
        • Sedat Sezik
        • Murat Akyüz
        • Hüseyin Kaptan
        • Sinan Korkmaz
      • Kaymakamlar
        • Mehmet Emin Taşçı
        • Ömer Hilmi Yamlı
        • Osman Uğurlu
        • Mikail ERSÖZ
        • Nurullah Cemil Erciyas
        • Mustafa Babacan
        • Mehmet Soylu
        • Özgür İşçimen
        • Ömer ZUHAL
    • Mülki İdare Amirleri Görev Bölümü
    • Valilik Birimleri
      • Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı
      • İl Yazı İşleri Müdürlüğü
      • İl İdare Kurulu Müdürlüğü
      • İdare ve Denetim Müdürlüğü
      • İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
      • Özel Kalem Müdürlüğü
      • Protokol Şube Müdürlüğü
      • Hukuk İşleri Şube Müdürlüğü
      • İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü
      • İdari Hizmetler Şube Müdürlüğü
      • Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü
      • İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğü
      • Açık Kapı Şube Müdürlüğü
      • İl Enerji Yönetim Birimi
    • İdari Tarihçe
    • Görev Yapmış Valiler
    • İl Protokol Listesi
    • İmza Yetkileri Yönergesi
    • Kurumsal Kimlik
  • GAZİANTEP
  • İLÇELERİMİZ
  • HİZMETLERİMİZ
    • Hizmet Birimleri
      • 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğü
      • İl Emniyet Müdürlüğü
      • İl Jandarma Komutanlığı
      • İl Sağlık Müdürlüğü
      • Aile Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü
      • İl Milli Eğitim Müdürlüğü
      • İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
      • İl Tarım ve Orman Müdürlüğü
      • Defterdarlık
      • Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
      • İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü
      • Gaziantep Ticaret İl Müdürlüğü
      • Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü
      • Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü
      • Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü
      • Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü
      • İl Göç İdaresi Müdürlüğü
      • İl Nüfus Ve Vatandaşlık Müdürlüğü
      • İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü
    • Kamu Hizmet Standartları
    • Projeler
    • Bağlantılar
  • GÜNDEM
    • Haberler
    • Validen Haberler
    • Duyurular
    • Basın Açıklamaları
    • Dosyalar
    • Kurullar
    • İhaleler
    • Yatırımlar
    • Formlar
  • İLETİŞİM

Tarih

 
Gaziantep İlinin İdari Tarihçesi ve Günümüzdeki İdari Yapısı Milli Mücadele Kahramanları Milli Mücadele Dönemi Şehit ve Gazilerimiz Gazilik Unvanının Verilişi Şahin Bey Fransızlarla Mütareke Dönemi Milli Mücadelede Antep Osmanlı İdaresinde Antep İslam Devrindeki Tarih İslam Öncesi Tarih

 
 
Gaziantep
 
Tarih boyunca Anadolu'da kurulan ve Anadolu'ya egemen olan tüm devletler için önemli bir merkez olmuştur.
Gaziantep, Roma İmparatorluğu zamanında bir sınır şehri idi. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Bölge; Doğu Roma İmparatorluğu ( Bizans ) sınırları içerisinde kalmıştır. İslamiyet'in yayılmasından itibaren bölge, İslam ordularının akınına uğramıştır. Gaziantep, Bizans'ın bir uç şehri haline gelerek stratejik bir konuma girmiştir. Bizans bölgeyi kaybetmemek için özel önem vermiştir. Bölge zaman zaman Araplarla Bizanslılar arasında el değiştirmiştir. Abbasi Halifesi Harun Reşid, 782 yılında bölgeyi fethederek 'Avasım' şehri haline dönüştürdü.
Bölge 1067 yılında Türklerin egemenliğine girdi. Bu tarihten sonra Gaziantep ve çevresi Anadolu Selçuklu Devleti ile Suriye Selçukluları egemenliğinde yer aldı. Haçlı Orduları 1098 yılında bölgeyi işgal ettiler. Gaziantep, önce Edessa ( Urfa ) Kontluğuna bir müddet sonra da Maraş Senyörlüğüne bağlandı. Bölge 1150 yılında Haçlılardan kurtarılarak tekrar Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlandı. Ancak bölgede istikrar sağlanamadı. Bölge Anadolu Selçukluları ile Suriye'de kurulan Atabeyliklerin çatışma alanı oldu. Bölge 1258 yılında Moğolların istilasına uğradı. Memlûk Devleti, 1260 yılında Gaziantep'i Moğol istilasından kurtararak sınırları içine aldı. Memlûkların sınır şehri olan Gaziantep, bu defa da Maraş'ta kurulan Dulkadir Beyliği'nin almak için mücadele ettiği bir şehir haline geldi. XIV. yüzyılın sonlarında başlayan bu mücadele bölgeye Osmanlıların gelmesine kadar devam etti.
 
1516 yılında Gaziantep'e gelen Yavuz Sultan Selim bölgeyi Arap Eyaletine bağlı bir sancak merkezi yaptı. Gaziantep 1531 yılında Dulkadir Beylerbeyliği'ne (Maraş Eyaleti) bağlandı. Bu durum 1830 tarihine kadar devam etti. Ancak 1818-1830 yılları arasında Antep Sancağının vergi gelirleri Halep Eyaletine tahsis edildi. 1830 yılında Antep kaza merkezi yapılarak Halep Eyaletine bağlandı. Antep, kısa bir dönem Mısır Hidivliği tarafın­dan işgal edildiyse de tekrar Osmanlı yönetiminde Halep Eyaletine bağlandı. Antep, 1908 yılında yapılan idari düzenlemede sancak merkezi oldu. 1913 yılında Kilis ve Halfeti Antep Sancağına bağlandı. 1918 tarihinde Halep'in İngilizler tarafından işgal edilmesi üzerine bağımsız sancak oldu.
 
Cumhuriyetin ilanından sonra, 1924 yılında tüm sancaklar kaldırılarak il statüsüne dönüştürüldü. 1926 yılında Halfeti ilçesi bucak merkezine dönüştürülerek Şanlıurfa iline, buna karşılık Nizip bucağı ilçe yapılarak Gaziantep'e bağlandı. 1933 yılında Kahramanmaraş ilinden Pazarcık ile Osmaniye ilinin kaldırılması sonucu buraya bağlı İslahiye ilçesi Gaziantep'e bağlandı. Bir müddet sonra Pazarcık ilçesi tekrar Kahramanmaraş iline bağlandı.
1946 yılında Oğuzeli ilçesi, 1957 yılında ise Araban ve Yavuzeli ilçeleri kurularak Gaziantep'e bağlandı.
1989 yılında Büyükşehir Belediyesi kurularak, Merkezde Şahinbey ve Şehitkamil ilçeleri oluşturulmuştur. 1991 yılında Nizip İlçesi'nden Karkamış, İslahiye İlçesi'nden Nurdağı ayrılarak ilçe olmuştur. 1995 yılında Oğuzeli ilçesine bağlı Elbeyli Bucağı ve köy­leri Kilis iline bağlanmıştır. 
 

 
Şahin Bey
 
1877’de Gaziantep’in Bostancı Mahallesinde doğmuş, 1899’da Yemen’e er olarak gitmiştir. Şahin Bey’e bu lakap halk tarafından verilmiştir. Asıl adı Mehmet Sait’tir. Yemen’de vazifesinde gösterdiği başarı neticesinde başçavuş olmuştur. 1911’de Trablusgarp Savaşlarına gönüllü olarak katılmıştır. Balkan Savaşlarında, Birinci Dünya Savaşında Çanakkale, Romanya, Filistin cephelerinde savaşmıştır. 1917 Ekim’inde ise Sina Cephesinde görev almış ve rütbesi teğmenliğe yükselmiştir. Bu arada İngilizlere esir düşmüş ve Mısır’da Seydi Beşir Kampı’nda Aralık 1919’a kadar kalmıştır. Mütarekeden sonra İngilizler Türk esirleri serbest bırakmışlar ve Şahin Bey de 13 Aralık 1919’da İstanbul’a gelmiştir. Ali Rıza Paşa kabinesinde Harbiye Nazırı olan Cemal Paşaya müracaat ederek Antep’e yakın olan Birecik İlçesi Askerlik Şube Başkanlığı’na tayin olmuştur. Bu esnada Fransızlar, Antep’teki konumlarını güçlendirmek için Katma-Kilis-Antep yolu ile takviye kuvvetleri getirmekte ve bu yol üzerinde serbestçe hareket etmekteydiler.
Antep Savunması’nı her şeyin üstünde tutan Şahin Bey, Çapalı Köyüne giderek burayı merkez yaptı, 100 kişilik bir kuvvet oluşturdu. Bir süre sonra Ulamasere gibi üç önemli yerde siperler kazdıran Şahin Bey, yolun kontrolünü tamamen sağladı.
 
3 Şubat 1920 tarihinde Kilis’ten Antep’e hareket eden iki bölüğün himayesindeki 150 arabalı bir Fransız erzak kolu Şahin Bey kuvvetleri tarafından Kertil’de pusuya düşürülerek geri dönmek zorunda bırakılmıştır.
4 Şubat 1920’de Kilis yoluna hâkim olan milli kuvvetler telgraf hatlarını tahrip ederek, Fransızların Kilisler olan her türlü irtibatını kesmişlerdi. Bu esnada Antepliler, bir taraftan Şahin Bey’e cephane ve erzak göndermekte, diğer taraftan şehir içi teşkilatının tanzimine çalışmaktaydılar.
Fransızlar, 18 Şubat ‘ta bu yoldan geçmeyi bir daha denediler fakat Şahin Bey kuvvetlerince mağlup edilerek Kilis’e geri çekildiler.
 
Fransızlarla ilk önemli çarpışma, Kızılburun tepelerinde, Kilis Kuvâ-i Milliye kuvvetlerinin de işbirliği ile yapıldı. İkinci büyük çarpışma, Kertil civarında oldu. Fransızlar Türk birliklerinin bulunduğu sahaları top ateşi ve makineli tüfek yağmuruna tutmaları üzerine Türk birlikleri çekilmek zorunda kaldılar. Savaşın üçüncü gününde, Şahin Bey hiç uyumamıştı. Oradan oraya koşarak kuvvetlerinin direniş gücünü artırmaya çalışıyordu.
Fransızlar Şahin Bey’in kuvvetleri üzerine son kez top ve makineli tüfeklerle saldırdılar. Top ve mermi yağmuru altında sadece tüfekle karşı koymanın ölümle neticeleneceğini anlayan Şahin Bey’in kuvvetleri geri çekilmeye başladı. Şahin Bey’in yakınında bulunan arkadaşları birlikte çekilmek için Şahin Bey’e ısrar ettiler. O, çekilmeyi her defasında reddetti. Elmalı Köprüsü taşlarını kendine siper ederek Fransızlara ateş etmeye devam etti. Şahin Bey Fransız piyadelerinin süngü darbeleri altında 28 Mart 1920 tarihinde şehit düştü.
 
ŞEHİT MEHMET KAMİL
 
21 Ocak 1920 Cuma günü, 14 yaşındaki Mehmet Kamil annesiyle dedesinin evinden geliyorlardı. İkisinin de sırtında hasır örmek için dedesinin evinden aldıkları parçalar vardı. Fransızlarla harp daha başlamamıştı. Vakit akşam üstüydü. Fransızların fırın olarak kullandığı bir binanın önünden geçerken, Kozanlı tarafından gelen birkaç Fransız askeri birden Mehmet Kamil’in annesinin önünü kesip peçesini açmak istediler. Mehmet Kamil’in annesi bir yandan bağırıyor bir yandan da peçesini açmak isteyen Fransız askerlerine karşı kendisini müdafaa etmeye çalışıyordu. Anasının saldırıya uğradığını gören Kamil yerden aldığı taşları Fransız askerlerine atıyordu. Tam o sırada ortalığı bir çığlık kapladı.Mehmet Kamil, Fransız askerlerinin tüfeklerinin süngüsüyle şehit edilmişti. Mehmet Kamil’in katledilmesiyle Antep müdafaasının ilk şehidi verilmişti.
 
KARAYILAN
 
Asıl adı Mehmet olan Karayılan; Gaziantep’in 40 km. kuzeyinde Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesi Höcüklü köyü Elifler mezrasında 1888 yılında doğmuştur.
Karayılan, hayvan sürüleri bulunan ve çevresine göre zengin sayılan bir köylü ailesine mensuptu. Karayılan’ın babası 1904 yılında Ermeni eşkıyaları tarafından obasına yapılan baskın sırasında şehit edilmiştir. Bu tarihte Karayılan 16 yaşındaydı.
 
Genç yaşta yalnız kalan Karayılan, kendi kendine okuma-yazmayı öğrenmiş, bir süre köy imamlığı yapmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nda Rus Cephesinde savaşmış, çeşitli yararlıklar göstermiş ve çavuşluğa terfi ettirilmiştir. Bu savaşta ayağından yaralanarak Malatya Hastanesi’nde tedavi edilen Karayılan, daha sonra köyüne dönmüştür. Hükümet kuvvetleriyle birlikte eşkıya Bozan Ağa’yı vurmuş, avanesini dağıtmıştır.
Antep savaşı şiddetlenince çetesiyle Karabıyıklı’da düşmana ilk ve kesin darbeyi indiren Karayılan, Kuvâ-yi Milliye safına katılmıştır. Daha sonra Dülük köyüne gelerek şehri kuşatan Fransız çemberini yarmış ve Antep’e girmiştir. Karargâh olarak önce Bekirbey sonra Karagöz camisini kullanmıştır. Şehir içi ve şehir dışı savaşlarına katılmıştır. Kendisine Şıhın Dağı’ndaki ( Sarımsak Tepe ) Fransızları püskürtmesi emri verilen Karayılan, bu çarpışmada ( 24 Mayıs 1920 tarihinde ) şehit düşmüştür.
Bu olayla birlikte Karayılan ismi, Antep Halkını temsil eden kahramanlardan biri olmuştur.
 

 
Milli Mücadele Dönemi Şehit ve Gazilerimiz
 
Gaziantep Savunması Esnasında Verilen 6,317 Şehitten Resmi Kayıtlarda Tespit Edilebilenlerin İsimleri Aşağıda Belirtilmiştir.
ADI
Şahadet Tarihi
Başıbozuk-Kellecişeyh Eşi
09.09.1920
Başıbozuk-Kıymetlioğlu Eşi
09.09.1920
Başıbozuk-Hara Mustafa’nın Eşi
14.09.1920
Er-Mustafa Oğlu Abbas Mustafa
07.03.1920
Er-Başıbozuk-Abdi Tandırekmekçi
19.07.1920
Er-Mehmet Oğlu Abdo
05.02.1920
Er-Mustafa Çavuş Oğlu Abdo
16.02.1920
Başıbozuk-Develi Oğlu Abdulkadir
24.04.1920
Başıbozuk-Hacı Mehmet Oğlu Abdulkadir Hassünoğulları
11.03.1920
Er-Halil Oğlu Abdulkadir
17.06.1920
Başıbozuk-Kanlı Hasan Oğlu Abdullah
19.03.1920
Başıbozuk-Mehmet Oğlu Abdullah
20.03.1920
Mıstıkoğlu Abdullah Körükçü
10.04.1920
Başıbozuk İsmail Oğlu Abdurahman
27.07.1920
Mehmet Oğlu Abdurahman Tarakçıkara
27.08.1920
Er-Adile Faik Efendinin Eşi
21.06.1920
Ahmet Oğlu Ahmet Öksüz
02.10.1920
Başıbozuk Hacı Ahmet Oğlu Ahmet
28.03.1920
Hacı Küçük Oğlu Ahmet Öksüz
02.10.1921
Başıbozuk Hacı Ahmet Oğlu Ahmet
28.03.1920
Hacı Küçük Oğlu Ahmet
28.02.1920
Başıbozuk HasanOğlu Ahmet/MollaAhmet Oğulları
11.03.1920
İbo Oğlu Ahmet / Eren
21.11.1921
Başıbozuk-Karadayı Oğlu Ahmet
18.08.1920
Demirbaş Mehmet Oğlu Ahmet Kömürcühacı
24.09.1920
27.Semt Efradından Selimbaba Mehmet Oğlu Ahmet
16.08.1920
5.Semt Efradından Süleymanoğlu Oğlu Ahmet
30.09.1920
Er-Abdullah Oğlu Ahmet / Topaloğlu
29.06.1922
Er-Ayvaz Oğlu Ahmet / Topaloğlu
26.02.1920
Er/Yıldırım Taburu Efradı
20.08.1920
Hamal Hasan Oğlu Ahmet Turan
17.10.1920
İnşaat Efradından-Abidin Oğlu Ali
05.09.1920
Hamis Oğlu Ali
26.02.1920
Yıldırım Taburu Efradı-Hüseyin Oğlu Ali
05.09.1920
Başıbozuk-Yağcı Alibaba Oğlu Ali
24.04.1920
Başıbozuk -Yahya Oğlu Ali Kelleci
09.09.1920
Er-Abidin Oğlu Ali Bakkal
03.02.1920
Er/Başıbozuk Ali Oğlu Ali Tarakçı
18.07.1920
Er/Başıbozuk Ali Oğlu Ali
26.08.1920
Er-Mustafa Oğlu Ali/Turanzade
04.08.1920
Er-21.Semt Efradı-Sait Oğlu Aıi
01.06.1920
Başıbozuk-Ökkeş Oğlu Alibayram
20.08.1920
Er/İnşaat Efradından-Eyüp Oğlu Ali Çavuş
19.08.1920
Ahmet Oğlu Arap
24.10.1920
Hacı Menan Oğlu Arap
20.09.1920
Kamber Mehmet Oğlu Arap
05.10.1920
Hasan Oğlu Argan / Ahraz
19.09.1920
Başıbozuk-Şeyho Mehmet Oğlu Arif
04.09.1920
Er/Mücahit-Arap Oğlu Arif
01.06.1920
Er/İnzibat-Cuma Oğlu Arif
13.04.1920
Abdurahman Kızı Asya Şehadet Tarihi
05.08.1920
Mustafa Kızı Asya Şehadet Tarihi
15.06.1920
Ömer Kızı Atiye/İsmail Beyin Oğlu Şehadet Tarihi
20.09.1920
Ayşe / Görcükoğlu Ökkeş
27.06.1920
Er/Başıbozuk-Hasan Efendi Kızı Ayşe Mazıcızade
12.04.1920
Ayyuş Molla Mıstıkın Eşi
19.02.1920
Mehmet Oğlu Baki / Bakkal Baba
09.10.1920
Baba Mustafa Oğlu Bal Ali
 

 
Antep'in Gazilik Kanunu

Kanun No 93, 6 Şubat 1921
Madde 1- Ayıntap Livası merkezi olan Ayıntap kasabasının namı Gaziayıntap’a tahvil edilmiştir.
Madde 2- Bu kanunun icrasına ( uygulamasına ) dahiliye ( içişleri ) vekili memurdur.
Madde 3- İş bu kanun tarihi neşrinden ( yayınlandığından ) itibaren mer’idir ( uygulanır ).
20 Ekim 1921’de Ankara İtilafnamesi ile Fransızlar Antep’i terk etmeyi resmen kabullendiler. Gerçekte ise Fransızlar 8 Şubat 1921’de Antep Türkleri ile yaptıkları mütareke ile işgallerinin geçici olduğunu belirterek Antep’i terk etmeye söz vermişlerdi. 25 Aralık 1921’de Ankara’ya bağlı kuvvetler, Gaziantep’e girmişlerdir. Her yıl 25 Aralık Gaziantep’in kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.

 
Şahin Bey
 
Fransızlar, başlangıçta Antep’lilerden pasif direniş görüyorlardı. Antep ve köylüleri, Fransızlar ve Ermenilerin tahıl ve tahkimat ihtiyaçlarının karşılanmaması amacıyla erzak ve kereste satmıyorlardı. Antep’ten erzak tedarik edemeyeceklerini anlayan Fransızlar, yiyecek maddelerini diğer bölgelerden getirmek zorunda kaldılar.

Fransızlar, ikmallerini devamlı olarak Antep-Kilis yolunu kullanarak yaptıklarından burası önem taşımaktaydı. Heyet-i Merkeziye aldığı tedbirlerle Maraş yolunu Fransızlara kapattıktan sonra Fransızların tümen karargahı olan Katma’dan ve Kilis Garnizonu’ndan Antep’e gelecek yardımlar önlenmiştir.

Antep-Kilis yolunun müdafaası görevi ilk önce Mısırzade Nuri Bey’e verilmişti. İşte, tam bu sıralarda Şahin Bey Antep’e gelmişti. Şahin Bey’e bu lakap halk tarafından verilmiştir. Asıl adı Mehmet Sait’tir. 1877’de Gaziantep’in Bostancı Mahallesinde doğmuş, 1899’da Yemen’e er olarak gitmiştir. Yemen’de vazifesinde gösterdiği başarı neticesinde başçavuş olmuştur. 1911’de Trablusgarp Savaşlarına gönüllü olarak katılmıştır. Balkan Savaşlarında, Birinci Dünya Savaşında Çanakkale, Romanya, Filistin cephelerinde savaşmıştır. 1917 Ekim’inde ise Sina Cephesinde görev almış ve rütbesi teğmenliğe yükselmiştir. Bu arada İngilizlere esir düşmüş ve Mısır’da Seydi Beşir Kampı’nda Aralık 1919’a kadar kalmıştır. Mütarekeden sonra İngilizler Türk esirleri serbest bırakmışlar ve Şahin Bey de 13 aralık 1919’da İstanbul’a gelmiştir. Ali Rıza Paşa kabinesinde Harbiye Nazırı olan Cemal Paşaya müracaat ederek Antep’e yakın olan Birecik İlçesi Askerlik Şube Başkanlığı’na tayin olmuştur. Bu esnada Fransızlar, Antep’teki konumlarını güçlendirmek için Katma-Kilis-Antep yolu ile takviye kuvvetleri getirmekte ve bu yol üzerinde serbestçe hareket etmekteydiler.

Şahin Bey’in Antep-Kilis Yolundaki Faaliyetleri
Antep Savunması’nı her şeyin üstünde tutan Şahin Bey, Çapalı Köyüne giderek burayı merkez yaptı, 100 kişilik bir kuvvet oluşturdu. Bir süre sonra Ulamasere gibi üç önemli yerde siperler kazdıran Şahin Bey, yolun kontrolünü tamamen sağladı.

3 Şubat 1920 tarihinde Kilis’ten Antep’e hareket eden iki bölüğün himayesindeki 150 arabalı bir Fransız erzak kolu Şahin Bey kuvvetleri tarafından Kertil’de pusuya düşürülerek geri dönmek zorunda bırakılmıştır.
4 Şubat 1920’de Kilis yoluna hakim olan milli kuvvetler telgraf hatlarını tahrip ederek, Fransızların Kilisler olan her türlü irtibatını kesmişlerdi. Bu esnada Antepliler, bir taraftan Şahin Bey’e cephane ve erzak göndermekte, diğer taraftan şehir içi teşkilatının tanzimine çalışmaktaydılar.
Fransızlar, 18 Şubat ‘ta bu yoldan geçmeyi bir daha denediler fakat Şahin Bey kuvvetlerince mağlup edilerek Kilis’e geri çekildiler.

Şahin Bey’in Şehit Düşmesi

Fransızlarla ilk önemli çarpışma, Kızılburun tepelerinde, Kilis Kuvâ-i Milliye kuvvetlerinin de işbirliği ile yapıldı. İkinci büyük çarpışma, Kertil civarında oldu. Fransızlar Türk birliklerinin bulunduğu sahaları top ateşi ve makineli tüfek yağmuruna tutmaları üzerine Türk birlikleri çekilmek zorunda kaldılar. Savaşın üçüncü gününde, Şahin Bey hiç uyumamıştı. Oradan oraya koşarak kuvvetlerinin direniş gücünü artırmaya çalışıyordu.

Fransızlar Şahin Bey’in kuvvetleri üzerine son kez top ve makineli tüfeklerle saldırdılar. Top ve mermi yağmuru altında sadece tüfekle karşı koymanın ölümle neticeleneceğini anlayan Şahin Bey’in kuvvetleri geri çekilmeye başladı. Şahin Bey’in yakınında bulunan arkadaşları birlikte çekilmek için Şahin Bey’e ısrar ettiler. O, çekilmeyi her defasında reddetti. Elmalı Köprüsü taşlarını kendine siper ederek Fransızlara ateş etmeye devam etti. Şahin Bey Fransız piyadelerinin süngü darbeleri altında 28 Mart 1920 tarihinde şehit düştü. Onun şahadeti üzerine Milli Kuvvetler daha gerilere, Antep kuzeyine doğru çekildiler.
Şahin Bey’in şehit olması ve Türk Kuvvetlerinin yenilgiye uğraması Anteplileri çok üzmüştü.
 
 

 
Fransızlarla Mütareke Dönemi
 
Fransızlar Suriye, Kilikya ve Güney Anadolu Bölgesini işgal ettikten sonra, Adana bölgesinde çok güç durumlara düşürülmüştü. Maraş’ta ve Urfa’da yenilgiye uğratılan Fransızlar, buralardan çekilmek mecburiyetinde bırakılmıştı. Antep’te şehir içerisinde çok ciddi direnmeler karşısında Fransız kamuoyu; Anadolu Hükümeti ile irtibata geçilmesini istedi. Fransa’da çıkan L’information Gazetesi Anadolu Hükümeti ile doğrudan ilişkiye geçilmesini öneriyordu.
 
Mütareke ile birlikte Antep’te normal hayata dönüldü. Dükkanlar açıldı, herkes iş ve gücü ile uğraşmaya başladı. Ermeni cemaat meclisi toplanarak, bundan böyle Türklerle iyi geçinmeye ve Fransızlara yardım etmemeye karar verdi. Bu kararlarını hükümete bildirdiler.
 
Antep’in Fransızlar Tarafından II. Kez Kuşatılması
 
Fransızlar, 11 Ağustos 1920’de Antep halkına gönderdikleri bir bildiri ile şehrin iki saate kadar kayıtsız şartsız teslimini ve bütün hükümet memurlarının, Kuvâ-yı Milliye Komutanının, Heyet-i Merkeziye üyelerinin ve diğer ileri gelenlerin Fransız Komutanlık karargahına gelmelerini, bütün kuvvetlerin silahları ile birlikte teslim olmalarını bildirdiler. Fransızlar; Antep halkı isyan ettiği için ceza olarak 1,5 milyon altın lira tazminat istediler. Kabul edilmediği takdirde şehre büyük kuvvetlerle saldıracaklarını ve şehri topa tutacaklarını bildirdiler.
 
Antepliler tarafından kabulüne imkan olmayan bu şartlara karşılık Kuva-yı Milliye Komutanı Özdemir Bey “ Sizin bayrağınızın altına girecek hiçbir Türk düşünemiyorum. Antep halkı ya ölmeyi yada vatanını kurtarmayı kendisine bir düstur olarak kabul etmiştir.” demiştir.
 
Fransız kumandanlarına bu cevap verildikten iki saat sonra mutasarrıflığa ikinci bir resmi nota gönderildi. Bu notada şehrin derhal teslim olması, ayrıca Fransızların mertliğinden, alicenaplığından, maksatlarının halkın refah ve saadeti olduğundan bahsedilerek şehrin teslimine işaret olmak üzere kalenini güney burçlarından birine beyaz bayrak çekilmesi istenmekteydi.
 
Aynı gün Antep Heyet-i Merkeziye’sine Kılıç Ali bey tarafından bir telgraf geldi. Bu telgrafta bölgeye yeni kuvvetler sevk edileceği bildirilmekteydi.
 
“Antep Heyet-i Merkeziye’sine”
 
Büyük Millet Meclisi
 
Gayet Aceledir.
 
Mümkün kuvvetlerin yola çıkarılması için lazım gelenlere emir verilmiştir. Bu kuvvetlerin vusulüne kadar aman kardeşlerim, fevkalade sebat, metanet ve mukavemet gösteriniz. İnşallah muvaffak olacaksınız. Cümlenize muvaffakiyetler temenni ederim fedakar kardeşlerim.
 
16 Ağustos 1336
 
Kılıç Ali
 
Yayınlanan bildiriyi kuvvetlendiren bu telgraf; halkın direnme isteğini bir kez daha tazelemişti.
 
Kuşatma başladıktan sonra Antep halkı içerisinde büyük bir açlık baş göstermişti. Bu sebeple; Antep etrafındaki kuşatma hattının yarılarak Antep müdafilerine yardım edilmesi gerekiyordu.
 
1 Ocak 1921 tarihinden Antep’te açlık korkunç bir hal almıştı. Herkes ekmek arıyordu. Heyet-i Merkeziye bu durum karşısında bir açlık beyannamesi yayınlayarak, dışarıdaki birliklerden bir kez daha yardım istedi.
 
Fransızlar açlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Antep halkını tehdide başlamışlardı. 1 Ocak 1921 günü General Gouraud Anteplilere teslim teklifinde bulundu. Bu teklifte, Sevr Antlaşmasının uygulanmasını istiyordu. Fransız idaresi tanınacak, cephane ile adları verilen kişiler teslim edilecekti. Bu teklifte diğer teklifler gibi kabul edilmemiştir.
 
Fransız muhasarasının artması sonucunda, Antep’i müdafaa eden şehir içindeki birlikler bir huruç hareketi yapmaya karar verdiler. 2. Kolordu Komutanlığı böyle bir baskın hareketinin 4 yada 5 Şubat gecesi yapılmasını uygun buluyordu. Fakat çıkış hareketi, şehir içindeki müdafilerin hazırlıklarını tamamlayamaması nedeniyle yapılamamıştı. Bunun üzerine 2.Kolordu Kumandanı Kurmay Albay Selahattin Adil Bey, 6-7 Şubat 1921 gecesi Antep müdafilerine gönderdiği emirde: “…Bu gece kuşatma hattını yarıp çıkmadığımız takdirde dışarıdaki kuvvetlerin sizlere bir daha yardım imkanı olmayacağını kesin olarak bildirmek zorundayım. Harekan saat 18.00’da topçu ateşimizle başlayacaktır. Yiyeceklerinizi içerde kalanlara terk ediniz. Sizin her halde çıkmanızı rica ederim.”diyordu.
 
Bu karar üzerine dışarıya çıkacaklar Ahmet Çelebi’de toplandı. Bunlar da huruç hareketine iştirak edenleri takip edeceklerdi. Huruç Hareketi Salavat yokuşuna ve Perilikaya istikametine doğru hazırlandı. Bu harekata Mustafa Fevzi Bey komutasında Yıldırım Taburunun birinci, ikinci ve üçüncü bölükleri ile semt efradı iştirak etti. Müşterek hareket bütün hazırlığı ile tamamlandıktan sonra, 6 Şubat’ta beş subay, dörtyüzelli erden oluşan ilk kafile çıkış hareketinde başarılı oldu. Bununla beraber Fransızlar civardaki kuvvetlerle yaptıkları karşı hücumla durumlarını kısa zamanda düzelttiklerinden ancak bu kadar insan dışarı çıkabilmiştir.
 
Son durum üzerine Antep halkı ve müdafiler, iaşe yardımı yapıldığı takdirde çıkış yapmak istemediklerini ve savunmaya devam edeceklerini bildirdiler. Kolordu halinde buna imkan olmayacağı anlaşıldığından müdafilerden, arzu edenlerin her an kılavuzlarla çıkış yapabileceklerini bildirdi. 7-8 Şubat 1921 gecesi de 50 kadar savaşçı Antep’ten dışarıya çıkmaya muvaffak oldu.
 
8 Şubat 1921’de aralıklı atışlar devam ederken, aynı günü sabahı Özdemir Bey ve hükümet erkanının dışarı çıktıkları öğrenildi. Halk telaşa düştü. Şehrin ileri gelenleri, Heyet-i Merkesiye Reisi Ferit Bey olduğu halde, hastane haline gelen Şeyh Camii’nde toplandılar. Uzun tartışmalardan sonra şehrin tesliminden başka bir çıkar yol olmadığına karar verdiler. Şehrin teslim şartlarını görüşmek üzere Fransız kumandanlarına bir mektup yazarak randevu istendi.
 
Kararlaştırılan saatte Dr. Mecit Bey başkanlığındaki Türk Heyeti Fransız karargâhına gitti. Uzun görüşmeler ve tartışmalardan sonra teslim anlaşması hazırlandı. Heyet; Şeyh Camiinde toplanan şehrin ileri gelenlerine, yeni şartları okuyup anlatarak imza için yetki istedi. 9 Şubat 1921 Çarşamba günü saat 10.00’da Fransız Karargâhına giden delegeler bir gün önce hazırlanan şehrin teslim protokolünü imzaladılar.
 
An bir maddeden oluşan teslim protokolüne göre: “… Antep Fransız mandası altına girecek, ordu birlikleri harp esiri olarak kabul edilecek, bütün silah ve harp gereçleri Fransızlara teslim edilecek, Türk olsun Ermeni olsun bütün halka eşit işlem yapılacak ve güven altında bulundurulacaktı…”
 
Bu protokolden sonra Fransızlar şehre girdiler. Kendilerince asayiş bakımından gerekli gördükleri yerlere karakollar yerleştirdiler. Halka yaranmak ve gönüllerini kazanmak için Hükümet civarına kamyonlarla un, şeker, yiyecek getirerek halka dağıttılar. Fırınları açarak ekmek yaptırıp muhtaçlara parasız verdiler.
 
Çok üstün düşman kuvvetlerinin topçu ateşi altında, açlık içinde, savaşa devam eden Anteplilerin direnişi bütün Türkiye’de dikkatle takip edilmiştir. Batı Cephesinde Kurtuluş Savaşının başlayacağı günlerin arifesinde 8 Şubat 1921 tarihinde 93 Sayılı Kanun ile Büyük Millet Meclisi ilimize “GAZİLİK” unvanı vermiş, Ayıntab adı Gaziayıntab olmuştur.

 
Antep’in İngilizler Tarafından İşgali ve Fransız'lara Devri
 
Halep'te bulunan İngilizler, Mondros Mütarekesinin 7. maddesine dayanarak 15 Ocak 1919'da bir süvari livası (tugayı) ve beraberindeki kuvvetle Antep'i işgal ettiler. Amerikan Kolejini ve çevresindeki Ermeni evlerini kışla ve karargâh edindiler. Antep'liler bu işgali, mütareke hükümlerine uyulmadığı gerekçesiyle protesto ettiler. Sözde İngilizler kışı geçirmek ve hayvanlara yem temin etmek amacıyla Antep' i işgal ettiklerini açıkladılarsa da, bir ay sonra Maraş ve Urfa’yı da işgal etmekle bu iddialarını fiilen yalanladılar.
 
I. Dünya Savaşında Suriye’ye gönderilen Ermeniler de fırsattan istifade ederek İngilizlerle birlikte Antep'e döndüler. Dönenler arasında Antepli olmayan ve asayişsizlikten dolayı memleketlerine gidemeyen Sivas, Erzurum ve diğer Anadolu şehirlerinden gelen Ermeniler de bulunmaktaydı. Türklere karşı büyük bir hırs, kin ve nefretle dolu olan bu Ermeniler, İngiliz makamlarını etkileyerek, sert ve zalim bir idare kurulmasına çalıştılar. Türklerin satışa çıkardıkları taşınabilir mallarını “Ermeni Malıdır” diye gasbettiler. Silah arama bahanesi ile şehir günlerce baskı altında tutuldu, bütün evler arandı, sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Türkler; ekmek bıçaklarına kadar ellerindeki kesici ve patlayıcı silahlarını İngiliz makamlarına teslim etmek zorunda kaldılar.
 
İngilizler 15 Mart 1919’da şehirde 15 günlük dükkan kapatma ve sokağa çıkma yasağı koydular. Bütün toplantılar yasaklandı. Dükkanlardaki etler koktu, sebzeler çürüdü, bozuldu. Bu baskı nihayet 31 Mart 1919'da son buldu. İşgalin ağırlığı, düşmanın eziyet ve kötü davranışları Türklerin kararlılık ve direnme azmini güçlendirdi. Halktaki bu ruh halini sezen İngilizler, Ermeniler ve Türkler arasında ayrılık yapmadan bölgeyi idare etmeye yöneldiler. Mahalli teşkilata karışmadılar. Osmanlı memurlarını yönetimlerinde serbest bıraktılar.
 
Ekim 1919 sonunda İngilizler, Antep’i Fransız işgaline terk ettiler. 29 Ekim’de Antep’e gelen Fransız-Ermeni Alayı Komutanı Kolonel Saint Mari, İngilizlerden Antep’in işgal idaresini teslim aldı ve 5 Kasım 1919’da tamamı Ermeni gönüllülerinden kurulu Fransız Birlikleri Antep’e girdi.
 
Antep Bölgesindeki Teşkilatların Kurulması
 
Cemiyet-i İslamiye, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşuna kadar, Antep, Kilis ve Nizip’te teşkilatlanmıştı. Bu cemiyetin üyeleri gün geçtikçe artmıştı.
 
Gerek Antep ve Kilis, gerekse Nizip'teki Cemiyet-i İslamiye aynı gaye uğrunda birbirleriyle sürekli irtibatta bulunmuşlardı.
 
4 Eylül 1919'da Sivas Kongresi'nde teşkil edilen ve Mustafa Kemal Paşa’yı Heyet-i Temsiliye Reisi seçen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk-u Milliye Cemiyetinin, bütün il ve ilçelerde şubeler açılmasını ve Milli Misak'ın gerçekleştirilmesi için valilere, mutasarrıflara gönderdiği genelge üzerine, Antep'te Heyet-i Merkeziye oluşturulmuştur.
 
Heyet-i Merkeziye : Tahrirat Müdürü Ragıp Bey, Jandarma Yüzbaşısı Esat Bey, Doktor Hamit Bey, Ahmet Muhtar Bey, Alay Katibi Maraşlı Avni Bey, Meclis İdare Başkatibi Eşref Efendi, Maraşlı Hoca Hamdi Efendi, Kepkepzade Abdürrezzak Efendi, Marakzade Şerif Ağa, Körükçüzade Ahmet Efendi'den oluşmaktaydı.
 
Heyet-i Merkeziye'nin faaliyetlerine yardımcı olmak amacıyla bu teşkilata bağlı olarak eşraftan Pazarbaşızade Nuri Bey Başkanlığında Heyet-i İdare oluşturularak, üyeliklerine: Hocazade Ferit Bey, Hacı Ömerzade Muhammet Ali Bey, Kilisli Komiser Halil Efendi, İncozade Hüseyin Efendi, Mahmut Bidiri Efendi getirilmişti. Sivas Kongresi’ne Antep'i temsilen Kara Vasıf katılmıştır.
 
İşgale Uğrayan Bölge Halkının Tepkileri
 
İngiltere’nin işgali altında tuttuğu bölgeyi, Suriye İtilâfnamesi ile Fransızlara devretmesi üzerine, bu haksız işgallere karşı bölge şehirlerinde çeşitli protestolar ve tepkiler meydana gelmiştir.
 
5 Kasım 1919 Cuma günü, yani Antep'in Fransızlar tarafından işgalinin birinci günü, bir Ermeni tercümanla şehre inen bir Fransız subayının, Akyol Camiinde asılı Türk Bayrağı'nı, orada bulunan bir Türk polisine zorla indirtmesi, şehirde infial uyandırmış, halk galeyana gelmiştir. Zorla da olsa Türk Bayrağını indiren polisin derhal görevinden atılması sağlanmıştır. Bu hareket Fransızlar nezdinde protesto edilmiştir. 5 Kasım 1919 da Türklerin birkaç kez vaki olan protestoları karşısında Fransız Komutanlığı, Ermeni Alayına mensup kıta'ları Antep'ten çekilmeye ikna etmiştir.
 
Fransızlara ve Ermeni askerlere güvenen yerli Ermeniler güçlendikçe taşkınlıklarını artırdılar. Ermeniler semtlerinde rastladıkları Türkleri tehdit ediyor ve dövüyorlardı. Türkler Ermenilerin çoğunlukta olduğu semtlerde dolaşamaz olmuşlardı.
 
10 Kasım 1919'da Ermeni askerleriyle Türk Polisleri arasında bir kavga çıktığında, Cemiyet-i İslamiye bu fırsattan istifade ederek Antep'in Fransızlar tarafından işgalini protesto etmiştir. 23 Kasım 1919'da Antep'te büyük bir miting yapılmıştır.
 
Bu arada bizzat Mustafa Kemal Paşa, 1 Aralık 1919'da Kazım Karabekir'e "son derece gizli tutulması" gereken bir telgraf göndermiştir. Buna göre Kilikya, Urfa, Maraş ve Ayıntap işgalinin ve Ermenilerin yaptıkları cinayetlerin şiddetle protesto edilmesini ve maneviye ile mücadelenin ilanını bildiriyordu.
 
Antep halkının sabrını taşıran ikinci olay daha kötüydü. 21 Ocak 1920 günü akşama doğru bugünkü İnönü Caddesinde, askeri fırın önünde 10-12 yaşlarında oğlu Mehmet Kamil ile geçmekte olan bir Türk kadınına fırındaki Fransızlardan iki sarhoş asker sarkıntılık ederek peçesini açmak istemişlerdi. Mehmet Kamil anasını savunmak için Fransızlara taşla hücum etmiş ve iki Fransız askeri tarafından hemen orada süngülenerek şehit edilmişti.
 
Bu olay üzerine dükkanlar günlerce kapalı kaldı. Bir kısım gençler Fransızlara hücum edilmesini istiyorlardı. Heyet-i Merkeziye’nin: "Henüz vakit gelmedi, biraz sabırlı olunuz, her şey yapılacaktır", yolunda tavsiyeleri ve Fransızların oyalayıcı, yumuşak tutumu ile normal hayata geçilebilmiştir.
 
Antep'in İşgaline Tepkiler ve Dış Yardımlar
 
Bölge şehirleri ile birlikte, Antep'in işgali üzerine Anadolu'nun çeşitli şehirlerinden bölge halkına destek mitingleri düzenlenmiş, protesto telgrafları gönderilmiştir.
 
Bu protesto telgrafları ve mitingleri içerisinde Malatya protestosu Antep'e yönelik yardımları da kapsamaktaydı. Malatya protestosunda Fransızların ayak bastığı her yerde Ermenilerin Hıristiyanlık taassubu içinde Müslümanları yok etme politikası güttüğü vurgulanmaktaydı.
 
Antep'in Fransızlar tarafından işgali çevre illeri de harekete geçirmiş ve Antep'in yardımına koşmuşlardır.

Antep ’in Osmanlı İmparatorluğuna Katılması ( 20.08.1516 )
 
Antep Halkı 1516 yılında Yavuz Sultan Selim kumandasındaki Osmanlı Ordusunu, Antep yöresine geldiği zaman, sevinçle karşılamıştı. Antep Kalesi muhafızı Yunus Bey, kalenin anahtarını 20 Ağustos 1516 günü törenle Osmanlı Hükümdarına vermişti. Kilis yakınlarında Memlûklarla yapılan Mercidabık Meydan Savaşında Antep halkı, Osmanlı Ordusu saflarında savaşmışlardı. Böylece Antep yöresinde Osmanlı yönetimi başlamıştı.
 
Antep Halkının Ekonomik Üstünlüklerini Koruduğu Devir ( 1516 – 1596 )
 
Osmanlı İmparatorluğu diğer Türk– İslam devletleri geleneklerine uyarak, Antep yöresi halkının iç işlerine karışmamıştı. Gaziantep ve çevresindeki şehirlerde ticaret ve sanayi gelişmeye devam etmişti. Bu devirde zengin vakıf kuruluşları, esnaf birlikleri, sosyal yardım kurumları, medreseler ve köy aşiret oymaklarının düzenli çalıştıkları, Gaziantep Müzesinde 175 büyük cilt halinde saklanan ( Gaziantep Şer’i Mahkeme Sicilleri )’ndeki belgelerde yer almaktadır. Türkler tarafından vakıflar yoluyla bir çok medrese, kitaplık, han, bedesten, çarşı, kastel, hamam, su yolu, cami gibi topluma hizmet eden tesisler ve binalar inşa edilmiştir. Bu dönemde transit ticaret önem kazanmış, sanat kolları gelişmişti.
 
Yerli Sanayinin Yıkılması ve Anadolu’nun Ekonomik Bakımdan Batının Sömürgesi Haline Gelişi ( 1690 – 1919 )
 
Osmanlı yöneticileri yerli sanayinin korunması için tedbirler almamışlar, aksine Avrupalıların ve azınlıkların az gümrük vergisi vererek daha ucuza mal satmalarına izin vermişlerdi. Türk halkından ve esnafından alınan ağır vergiler sebebiyle Avrupa mallarından daha pahalı hale gelen yerli sanayi ürünleri satılamadığından, yerli sanayi çökmüştü.
 
1610-1838 yılları arasında Gaziantep’te, birçok esnaf ve halk ayaklanması olmuştur. Şer’i Mahkeme sicillerindeki belgelerden, Osmanlı idaresinin yanlış kararlar alması sonucunda, bu dönemde sanayi ve ticaretin gerilediği, köylülerin dağlara çekildiği, azınlıkların ekonomik anlamda hızla güçlendiği anlaşılmaktadır.
 
Antep Halkına Karşı Diğer İslam Halklarının Saldırıları
 
İç güvenliği bozulan Osmanlı idaresindeki Türk olmayan halklar, kıtlık yıllarında Antep yöresine ani yağmalarda bulunmuşlardır. Saldırılar 16.yy.dan Cumhuriyet devrine kadar kısa aralıklarla 400 yıl devam etmiştir. Bu saldırıların en önemlileri 18. ve 19. yüzyıllarda Suriye’deki Muvaliler, Aneze, Rişvan, Ketiken ve Arap Aşiretleri tarafından düzenlenmiştir.
 
Ayrı Bir Devlet Kurmak İsteyen Canpolatoğulları İle Savaş
 
17.yy.da Kilis çevresinde Canpolatoğlu ailesinden vali ve paşalar Osmanlı Devletine karşı zaman zaman ayaklandılar. Bunlardan Hüseyin Paşa ve Ali Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrı bir devlet kurmak istiyorlardı. Ayrı para bastırdılar. Hutbede isimlerini okuttular. Halep civarında bağımsız devlet kurmak isteyen Canpolatoğlu etrafında Türk olmayan topluluklarda birleşti. Antep halkı, Osmanlı Devleti’nin yanında yer aldı.
 
Mısır Kuvvetleri Karşısında Antep Halkının 8 Yıl Süren Savaşları ( 1832 – 1839 )
 
Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, Antep bölgesi halkının Osmanlı Devleti idaresinden hoşnut olmadığını biliyordu. Osmanlı hanedanını ele geçirmek amacıyla oğlu İbrahim Paşa kumandasındaki bir orduyu Güney Anadolu’ya gönderdi. Mısırlılar Anadolu’yu Türkçe konuşan askerlerle ele geçirmek istiyorlardı. Bu amaçla Mehmet Ali Paşa 8 yıl boyunca Antepli, Kilisli, Hataylı, Çukurovalı Türk gençleriyle ordusunu güçlendirmek için çalıştı. Güney Türkleri, Mehmet Ali Paşa’ya boyun eğdikleri takdirde, milli birlik ve beraberliğin, Arap kültürü ile bozulacağını anlamışlardı. Bu yüzden direndiler. Bir direniş esnasında mısırlı yöneticiler 400 Antepli ’yi kılıçtan geçirerek cezalandırdılar.
 
Bu savaşlarda Osmanlı Ordusu, Antep halkına yardım edememiş, üstelik Nizip’te Mısır Kuvvetlerine yenilmiştir. Antep halkının direnişini anlatan Şer’i Mahkeme Sicilleri, destanları ve hikayeleri, 8 yıl savaşlarının 1920 yılında Fransızlara karşı yapılan savunmadan çok daha zor şartlar içinde geçtiğini göstermektedir. Bu savaşlarda Osmanlı Kültürünü savunan medrese çevresi tarafsız davranırken, Türk Kültürüne bağlı halk kitleleri Mısır Ordusuna karşı çıkmış ve onları Güney Anadolu’dan çekilmeye mecbur etmişlerdi.

 
İslam Devrindeki Tarih
 
Hazreti Ömer zamanında Ganemoğlu İlyas kumandasındaki İslam orduları, 638 yılında Gaziantep ve Hatay’ı Bizanslılardan aldılar. Bizans’ın kötü idaresinden bunalan halk, İslam Fütuhatı karşısında Bizans devletini yalnız bıraktı. Anadolu’da Antep ve Hatay Müslümanlar tarafından fethedilen ve İslam halklarının ilk yerleştirildiği bölgelerdir.
 
Abbasi halifelerinin güçlü oldukları 750 – 868 yılları arasında Abbasiler, Anadolu’da Bizans sınırı boyunca uzanan Avasım adında bir eyalet kurmuşlardı. Orta Asya’dan yeni bir Türk yurdu edinmek amacıyla ayrılan Oğuz ( Türkmen ) boyları, batıya doğru göç etmeye başlayarak, Avasım Eyaletinin bir parçası olan Antep yöresine gelmişlerdi. 1071 Malazgirt Meydan savaşından kısa bir süre önce Gaziantep yöresinde küçük Türkmen beylikleri oluşmuştu.
 
Abbasi halifelerinin gücü azalınca, Gaziantep yöresi Türk, Arap, Hıristiyan halk toplulukları iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde ise Mısır Tolunoğlu Devleti (868-905), Mısır Fatımileri ( 968-1022 ), Halep ve Musul Atabeyleri ve Türk Beyleri yönetiminde kalmıştı.

 
İslam Öncesi Tarih
 
Gaziantep'te yapılan kazı çalışmaları sonucunda bu bölgede tarih Öncesi devirlere ait kültür izlerine rastlanılmıştır. Bu kazı çalışmaları ile birlikte, bölge tarihinin Alt Paleolitik (Eski taş) dönemine kadar uzandığı ortaya çıkmıştır. Geçimlerini avcılık ve balıkçılıkla sağlayabilen dönemin insanları, araç ve gereçlerini taştan yapmışlardır. Kullanım amacına göre çeşitli biçimlerde geliştirilen bu araçların çoğu el baltalarıdır. Taşın yanı sıra bakırın da kullanılmaya başlanmasıyla ayırt edilen Kalkolitik (Bakırtaş) dönemi, yörede Sakcagözü ya da Coba Höyük diye bilinen yerleşim yerleri temsil etmektedir.
 
Mezopotomya’nın "Tel Halal" ve "El Obeyd" boyalı çanak-çömleği burada da görülmüştür. Gaziantep’te Kalkolitik döneme oranla daha ileri bir yerleşmeyi temsil eden İlk Tunç Çağ buluntularına, Gedikli, Tilmen Höyük, Sakçagözü, ve Zincirli kazılarında rastlanmıştır.
 
Özellikle Tilmen Höyükteki kazı çalışmaları sonucu bulunan ev ve yapı kalıntıları, Tilmen Höyük’ün M.Ö. 3000’in sonlarında yoğun nüfuslu bir yerleşim yeri, belki de bir krallık olduğunu göstermektedir. Boğazköy’de ( Hattuşaş ) bulunan Naram Sin tabletlerinde Amanos bölgesindeki bir kraldan söz edilmektedir. “ Sedir ormanlarıyla kaplı dağların kralı İskippi “ diye tanımlanan kişi, İslahiye bölgesi kralı; Tilmen Höyük ise bu krallığın başlıca kentlerinden biri, büyük bir ihtimalle başkentidir.
 
Sakçagözü, Tilmen Höyük, Zincirli, Yesemek ve Karkamış’ta yapılan kazı ve araştırmalar, Gaziantep Bölgesinde M.Ö.1800-1700 yılları arasında 20 küçük krallığın oluşturduğu büyük bir devletin varlığını ortaya koymuştur.
 
Hititler döneminde Gaziantep yöresinde önemli kültür merkezleri de oluşmuştur. Bunların en önemlileri Karkamış, Zincirli ve Sakçagözü’dür.
 
Gaziantep bölgesinde M.Ö. 1800'de Hititler ile başlayan tarihi devirleri M.Ö.85O- 612 yılları arasında Asurlular, M.Ö. 612-333 yılları arasında Medler ve Persler, M.Ö.333- M.S.395 yılları arasında Helenistler, M.S. 395-638 yılları arasında ise Bizanslılar dönemi olarak devam etmiştir.

https://www.tccb.gov.tr/
https://www.icisleri.gov.tr/
https://www.turkiye.gov.tr/
https://www.cimer.gov.tr/
 

Bizi Takip Edin

  • Resmi Gazete
  • İlan Portalı
  • Kolluk Gözetim Komisyonu
İncilipınar Mahallesi Muammer Aksoy Bulvarı ŞEHİTKAMİL/GAZİANTEP PK:27090
(0342) 220 20 57
 
Sizlere daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerezlere yer veriyoruz 🍪 Çerez politikamız hakkında bilgi edinmek için tıklayınız