Vali Ali Yerlikaya 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü münasebetiyle şehit ailelerimiz ve gazilerimizi onurlarına verilen yemekte ağırladı.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in şehit aileleri ve gazilerimizi selamlayan telgrafları okundu.
Yemekte şehit aileleri ve gazilerimize hitap eden Vali Yerlikaya “Çok kıymetli kardeşlerim bundan bir yıl önce ülkemize, milletimize ihanet eden, sadece ihanetle kalmayıp ülkemizi işgal ederek, birilerine peşkeş çekmeye çalışan büyük bir hadsizlik ve densizlik teşebbüsüyle karşı karşıya kaldık.
O gecemiz her zamanki gibi masum bir gece olmaktan çıktı. Gazi şehrimizde yaşan hepimiz, televizyondan görebildiğimiz başta İstanbul ve başkentimiz Ankara olmak üzere bütün şehirlerimiz ve milletçe çok büyük bir imtihandan geçtik.
Bu öyle bir ihanetti ki tarihte emsali belki hiç olmadı. Vatanımız, coğrafyamız bu denli hadsizlikle, densizlikle, ihanetle, işgal girişimiyle karşı karşıya kalmamıştır. Din kisvesi altında 40 yıldan beri yavrularınızı daha iyi insan olmak, geleceğimizi onlara emanet etmek vaadiyle alan o terör güruhu onları öyle bir hale getirdi ki 15 Temmuz gecesi devletin, milletin malıyla tedarik edilen savaş uçaklarını, tanklarını, tüfeklerini aziz milletimize gözlerini kırpmadan doğrulttular.
Hani ne diyorlardı? Alnı secdeye varan altın nesil. O nesil öyle bir hale geldi ki “Cennet annelerin ayağı altındadır.” “Anne ve baba duası olmadığı müddetçe işi rast gelmez.” “Anne ve babası hayattayken eğer cenneti kazanamıyorsa ona yuh olsun” sözüne, o mübarek söze muhatap olan aileyi dışladılar.
O yavrular gençler, anne ve babasından uzak durdu, duasından uzak durdu, gönlünden uzak durdu. Vatanından uzak durdu. İnancının içinden şerefle çıktığı ümmetinden uzak durdu. Ne oldu biliyor muzunuz? Hain oldu. 249 canımıza, cananımıza kast ettiler, onları şehit ettiler. Gazilerimiz oldu.
Evde eşiyle, annesiyle, babasıyla helalleşen genç-yaşlı, kadın-erkek herkes evden abdestini aldı; “Bismillah” diyerek yola çıktı. Sonra ülkesine, vatanına, kendi hakkına, kardeşlerinin hakkına, hukukuna, ırz-ı iffetine, istikbaline, istiklaline sahip çıktı. Bu gücü nereden aldı? İmanından aldı. Allah’ın ipine sımsıkı sarılarak aldı.
O gece Allah bizimleydi. O gece Allah aziz milletle beraberdi. O gece her yönden bizimle beraberdi. “Biz imanımızı, vatanımızı, birbirimizi, hepimizi, her şeyimizi ölürsek şehit oluruz; kalırsak ta arımızla namusumuzla, onurumuzla 80 milyon kardeşimizin içerisinde gazi olarak gezeriz” düsturuyla durduk ayakta.
Tüm ümmet, tüm bizim inancımızda olan kardeşlerimiz de bizimle beraberdi. Hep duaları, gözyaşları, secdeleri bizimle beraberdi. Bunu yürekten hissettik.
Daha sonraki bütün günlerde, sosyal medyada, televizyonlarda, haberlerde onların o geceyi bizim gibi nasıl yaşadıklarını hissettik, gördük. Onlar da bizimleydi. Dostlarımız da bizim inancımızdan olmasalar da gerçekten bizi seven dostlarımız da bizimle beraber iken, hainler de müstevlilerle beraberdi.
Kardeşlerim, Cenab-ı Allah bizimle beraberdi. Milletimizin sokağa çıkacağına, geleceğine, istiklaline istikbaline sahip olacağına, tankın önüne yatacağına, 17 katlı binanın üstünden eline geçirdiği tuğlayı F16’nın üzerine “Allahu ekber” diyerek atacağına kimsenin aklı yetmedi, hesaplayamadılar.
Allah onları şaşırttı. Gecemizi kabusa döndürenler, o gecenin sabahında bizler geleceğe büyük bir aydınlıkla, büyük bir Cenab-ı Allah’a şükranla, doğarken; onlar da rezil, rüsva, memleketini satan, hain, kalleş olarak gün yüzüne çıktılar.
Hepsini gördük. Başları önde, bakışlarının ne anlama geldiğini, bilmeden tarif etmeden, başları önde hepsi hukuk devletinin gereği olarak her biri adalete teslim oldular. Halen de onları bulundukları yerlerden tespit ediyoruz savcılarımıza, hakimlerimize teslim ediyoruz.
Değerli kardeşlerim;
Allah bizi kurtardı, korudu. Bundan ötesini söylemeye gerek yok. Şunu söyleyelim. O günden bu yana bir yıl geçti. Çok zor günlerimizi oldu. Biz 40 yıldan beri iz bırakan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk devleti olduğunu, hem kendi nefsimize, hem komşularımıza, dostlarımıza, düşmanlarımıza göstererek bunları ayıklıyoruz.
şehrimizde bu güne kadar 987 kişi tutuklandı, 638 kişinin yargılanması devam ediyor, adli kontrol ile serbest bırakıldı. 2194 kamu görevlisi ihraç edildi. 684 kişi görevden uzaklaştırıldı, incelemeleri, tahkikatları, araştırmaları devam ediyor. Hata yapıldığı kani olanlardan da geri dönenler var.
Ve nitekim bu ayın 17’sinden sonra da 2 aylık tekrar müracaat süreleri başlıyor. Bunları niye söylüyorum? Biz adaletten şaşmıyoruz. “Adalet mülkün temelidir” düsturunu bize zulmedenlere bile uyguluyoruz. Bize kurşun sıkan, bize tankla ateş eden, F16’larla üzerimize bombalar, helikopterlerle mermiler sıkan kişilere de uyguluyoruz. Çünkü bizim ecdadımız, bizim inancımız, bize bunu emretti, bunu yaşadı, bunu gösterdi.
Bunu anlamakta güçlük çekenler, aramıza nifak sokmaya çalışan, bizim kardeşliğimizi tekrar bozmaya çalışanlara da elimizin tersiyle diyoruz ki; hadi oradan. Bastığımız yer kanun, bastığımız yer kul hakkı. Bu istikamette Allah’ın izniyle devam edeceğiz.
Öfkeyle, kinle, öç almayla hareket etmiyoruz. Edemeyiz. Onlarla biz farklıyız. Bizim istikametimiz buna izin vermiyor. Sağduyulu, özgüvenli, yaptığının da bir gün bu dünyada öbür dünyada hesaba çekileceğini bilerek hareket etmek bize yakışır ve biz bu noktada hareket ediyoruz.
Vatan sevgisi imanın bir nüvesidir. Her fırsatta bunu söylüyor, buna inanıyoruz. O yüzden vatan için ölene şehit, o yüzden onlar ölüler değil, diriler.
Onlar bizi görüyor, biz onları görmüyoruz. Onlar tekrar tekrar yaşayıp, tekrar tekrar şehit olmayı, şehit oldukları an o mertebeyi gördüler.
O yüzden geride kalan yaşayan bizler aynı hatayı iki kere yapmak yok. Yavrularımızı kime emanet ettiğimizi, gençlerinizin kiminle gezdiğini, sosyal medyada kiminle konuştuklarını, kiminle görüştüklerini, gönlünün nereye aktığını, nereye doğru evrildiğini, anne baba nasihatı, anne baba duası, komşu, hemşehri hep beraber bu işe sahip çıkmalıyız.
Artık hayırlarımızı yaparken kolaycılığa kaçmak yok. Zekatımızı, sadakamızı, hayrımızı verirken bizzat araştırma yükümlülüğü bizimdir. İhmal ettik başımıza iş geldi. Kendiniz araştıracaksınız. Bu sizin vazifeniz. Gezeceksiniz. Sağ elin verdiğini sol el görmeden kapısını çalacaksınız, büyük bir mahcubiyetle, kabul edilme duygusuyla. Eğer o sizin vermiş olduğunuz hayrı alırsa çok büyük bir şükranla da teşekkür ederek oradan ayrılacağız. Ki gönüllerimiz birbirine ram olsun. Bunları ihmal ettik. Bir gecede imtihan olunduk. Bir gece yüzyıl imtihanı gibi geldi bize. Allah o geceyi bir daha bize yaşatmasın.
Değerli dostlarım; yarın akşam hep beraber bir yıl önce 300 bin kardeşimiz nasıl gönül gönüle yürek yüreğe bir araya geldiysek, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden 7 Ağustos’a kadar hep beraberdik.
Sene-i devriyesinde aynı şekilde tekrar bir araya geleceğiz, hep beraber Rabbimize şükredeceğiz. Bizden sonraki neslimize hep birlikte hatırlatacağız.
Artık 15 Temmuz bizim için ulusal bayram, ulusal önemli tatil günü haline geldi. Bu yürekle yaşayıp, başta şehitlerimize, gazilerimize, hepsine sadakatimizi, minnettarlığımızı, şükranlarımızı göstermemiz lazım. Bunu sizlerin aracılığıyla bütün kardeşlerimize duyuruyorum.
Valiliğimiz, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımız, Büyükşehir Belediye Başkanımız, İlçe Belediye Başkanlarımız, bütün siyasi partilerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz, meslek odalarımız, basınımız hep beraber bu özel akşam ve gece için hazırlandık.
Sabah ezanına kadar 15 Temmuz Demokrasi Meydanındayız. Ulu camide namazımızı kılacağız, duamızı edeceğiz, evimize huşu içerisinde görevini yapmış olarak gideceğiz.
Bir gün sonra tekrar saat 19.00 da bir araya geliyoruz, gece saat 24.00 te vazifemizi yapmış olarak inşallah evlerimize, yuvalarımıza döneceğiz.
Değerli kardeşlerim; bütün şehitlerimizi hayırla yad ediyorum. Ruhları şad olsun. Cenab-ı Allah onların şefaatlerini yaşayan bizlerin üzerinden eksik etmesin. Tüm gazilerimize, halen hastanede şifa bekleyen tedavi görenlere Rabbim acil şifalar versin. Aramızda bulunan gazilerimizi de kucaklıyoruz, onların da hayır dualarını her zaman bekliyoruz.
O gece kışladan yüreği milletiyle beraber olan, aziz milletimin emrindeyim, ben hain değilim, burası peygamber ocağıdır duruşuyla duran bütün askerlerimize, bizlerle kol kola girerek ülkeyi hainlerden temizleyen bütün askerlerimize, polislerimize, korucularımıza, hepsine milletimiz adına şükranlarımızı ifade ediyoruz.
Bu gün aramızda özel bir konuğumuz var. O gün bizimle beraber, emniyet müdürümüzle beraber, belediye başkanlarımızın hepsiyle beraber, oturduk çevik kuvvette bir araya geldik. O kader gecesini beraber yaşadık. Beraber irade ettik.
Demokrasi meydanında sizlerden aldığımız güçle hayır dua ettik. Başsavcımız Mustafa bey, Kadir Bey, Cenk Bey, Adalet Komisyonu Başkanımız Fatih Bey buradaydı. Belediye Başkan Vekillerimiz yangımızdaydı. Velhasıl tek yumruk olduk, kışladan 5. Zırhlı Tugayından dışarıya çıkmak niyetinde olanların önce kalplerine Rabbil Alemin korku saldı, akabinde Demokrasi Meydanında yerinde duramayan 300 bin hemşerimizin okunan selalarla coşan sesi karşısında Rabbim onların kalplerine öyle bir korku verdi ki dışarıya çıkamadılar.
Ama bizim yanımızda ilk andan itibaren yer alan kardeşlerimizden birisi de Emekli Albayımız Şeref Çakmak Albayımız oldu. Bugün için gecenin sene-i devriyesini beraber yaşamak üzere Kardeşimizi Gazi şehrimize davet ettik. Sağ olsun bizleri kırmadı geldi. Allah ondan razı olsun. Kendisine ailesiyle beraber sağlık sıhhat ve mutluluklar diliyorum.
Değerli şehit yakınlarımız, kıymetli gazilerimiz sizleri seviyoruz. Allah bu yüzümüzdeki tebessümleri, mutluluğu, kalplerimizdeki iman gücünü, o imanın vermiş olduğu sıcaklığı hiç bir zaman eksik etmesin.
Geleceğimizin, gözümüzün aydınlığı olan yavrularımızı en güzel şekilde vatanını, milletini, devletini, seven istiklaline, istikbaline aşık, bayrağına aşık, karıncayı incitmeyen, zulmetmeyen devlet imkanlarıyla geldiği yerde devletine milletine yan bakmayan, hayırlı evlatlar olarak yetiştirmeyi bizlere de bizden sonraki kuşaklara da hayırlı evlat görmeyi nasip etsin.”Dedi
Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Konservatuarı öğretim üyelerince hazırlanan tasavvuf musikisi dinletisiyle devam eden program, İl Müftüsü Ahmet Çelik tarafından dua edilmesiyle sona erdi.